Kasım b. Hasan'ın Savaşı
Söyle rivayet edilmiştir:
Yüzü ay parçası gibi olan bir genç meydana çıkıp savaşmaya başladı. İbn Fuzeyl-i Azdî (La) bir kılıç darbesiyle onun başını yardı. Genç yüz üstü düşerek "Amcacı-gım!" diye bağırdı. İmam Hüseyin bir şahin gibi meydana atıldı ve orduya saldırdı. İbn Füzeyl'e bir kılıç savurdu. İbn Füzeyl elini siper edince kolu dirsekten koptu. Öyle bir bağırdı ki, sesi ordu tarafından duyuldu. Kûfe ordusu onu kurtarmak için saldırıya geçti. Ancak o yardıma gelen süvari atların nalı altında kalıp öldü.
Etrafındaki toz-duman yatışınca İmam Hüseyin'in can vermekte ve ayağını yere sürmekte olan o gencin başı üstünde durduğunu gördüm. İmam Hüseyin buyurdu:
“Allah’ın rahmetinden uzak olsun seni katledenler! Kıyamet günü ceddin ve baban onlarla husumet edecektir. Ant olsun Allah'a, amcana seslendiğinde cevap verememesi veya cevap vermesinin sana faydalı olmaması amcana çok ağır gelir. Bugün öyle bir gün ki, amcanın düşmanı çok ve dostu ise azdır.”
Sonra da o genci bağrına bastı ve alıp Ehlibeyt şehitlerinin yanına bıraktı. İmam Hüseyin gençlerinin ve dostlarının yerde yattığını görünce Allah yolunda şehit olmak ve fedakârlık göstermek için hazırlandı ve yüksek sesle buyurdu:
“Allah Resulü'nün Ehlibeyt'inden düşmanları uzaklaştıracak biri yok mu? Bizim hakkımızda Allah korkusu taşıyan bir muvahhit yok mu? Allah rızası için bize yardım edecek kimse yok mu?”
Çadırlarda bulunan kadınların bunu duymasının ardından bir kıyametti, koptu. Ağlamalar, sızlamalar başladı. İmam Hüseyin çadırın önüne gelip Hz. Zeyneb'e buyurdu:
“Küçük oğlumu getir de vedalaşayım.”
Çocuğunu ellerinin üstüne alıp öpmek istedi. Ansızın Hermele b. Kahil-i EsedÎ (La) bir ok attı. Ok çocuğun boğazına saplandı ve ölmesine neden oldu. İmam Hüseyin, Hz. Zeyneb'e "Çocuğu tut!" buyurdu ve kendisi de ellerini çocuğun boğazından akan kanla doldurup gökyüzüne serpiyor ve şöyle diyordu:
“Bu musibetler benim için kolaydır; çünkü Allah yolundadır ve Allah bunları görmektedir.”
İmam Muhammed Bakır şöyle buyurur:
“İmam Hüseyin'in gökyüzüne serptiği kanın bir damlası dahi yere düşmemiştir!”